ÜLKEMİZİ DEVLER LİGİNDE TEMSİL EDİYORUZ
Türkiye’nin ve dünyanın en büyük rafinerileri arasında yer alan İstanbul Altın Rafinerisi dünya altın piyasasındaki yerini sağlamlaştırıyor. 4 yılda 2 milyar dolar yastık altı altını ekonomiye kazandırmaya öncülük ettiklerini söyleyen İAR Yönetim Kurulu Başkanı Özcan Halaç, firmanın 2015 yılı altın ihracatının 1 milyar 400 milyon dolar olduğunu söyledi. İAR, Türkiye’deki ilk ve tek rafineri olma unvanıyla dünyada, Türkiye’yi ve İstanbul Altın Rafinerisi’ni önemli bir pozisyona taşımayı hedeflediklerini söyledi.
Yastık altından çıkan altını ekonomiye kazandırmak adına aracılık ediyorsunuz. Bu sistem nasıl işliyor? Yıllara göre yastık altı altının ekonomiye kazandırılma oranlarını değerlendirebilir misiniz?
Müşteriler, ellerinde atıl olarak duran, yastık altındaki altınlarını, çözüm ortaklığı yaptığımız banka şubelerine getiriyorlar, bu altınlar, şubede görevli olan eksperlerimiz tarafından değerleniyor bu değerlemede getirilen hurda altın içindeki saf altın miktarı belirleniyor ve müşterinin banka hesabına, o bankanın altın hesaplarının saflık derecesine göre 995/1000 saflıkta yada 1000/1000 saflıkta geçişi sağlanıyor.
Toplam 4 yılda 60 bine yakın operasyon ile sadece İstanbul Altın Rafinerisi olarak 50 tona yakın altın toplamış olduğumuzu, yani 2 milyar dolar yastık altı altını ekonomiye kazandırmaya öncülük ettiğimizi söyleyebiliriz.
Türkiye’de yastık altı altın miktarının ne kadar olduğu tahmin ediliyor? Bu yılsonuna kadar bu rakamın ne kadara ulaşmasını bekliyorsunuz?
Yastık altındaki altın miktarı hakkında birçok tahmin ortaya atılmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ekim 2012 tarihinde bu konuda yapılmış en ciddi çalışmayı yayınlamıştır. Bu çalışmaya göre, 1989 yılından 2012 Ağustos tarihine kadar, ülkemizin altın stok artış miktarı 2,058 tondur. Bu çalışma 24 yıllık bir periyodu kapsarken yıllık yaklaşık 86 ton altının Türkiye‟de yastık altına gittiğini göstermektedir. Altının ülkemizde yüzlerce yıldır yatırım aracı ve takı olarak kullanıldığı düşünülürse, İstanbul Altın Rafinerisi A.Ş. olarak daha önce ifade ettiğimiz 5,000 ton yastık altı altın miktarının makul bir tahmin olduğu görülmektedir.
TUİK verilerine göre rakamlar gösteriyor ki 2012 yılından bu yana, yastık altındaki altın miktarı artmaya devam etmektedir, bu yıl sonun da bu rakam darphane de basılan altın miktarı ve yapılan net altın ithalatı nispetinde artacaktır.
Halk, altın ve altına dayalı yatırım araçları konusunda ne kadar bilinçli? Bu bilinç daha fazla nasıl artırılabilir?
Altın, yüzyıllardan beridir, takı ve bir değer saklama aracı olarak kullanılıyor. Altın ülkemiz özelinde ise gerçekten çok farklı bir yerde, bizim geleneklerimizin önemli bir parçası. Altına yapılan yatırım, ülkemizde fiyattan bağımsız olarak değerlendirilebilir. Bunun sebepleri arasında, finansal okur yazarlığın düşük olması, bankacılık sistemine olan güvensizlik ve gelenekler gibi nedenlerle bir çok kişi tasarruflarını altın olarak değerlendiriyor. Ancak altın yatırımı yapılırken, dikkat edilmesi gereken noktalar var, bunlar, ödenecek işçilik, bu altının fiziki olarak saklamanın getirdiği risk ve oluşacak maliyetler, fiziki olarak altının TL’ye dönme süresi ve bu altını bozduracak alanların sınırlı olması ve sahtecilik riski. Yatırımcı, fiziki olarak altın yatırımı yapmak kararı aldıysa, öncelikle minimum işçilik maliyetine katlanmalı, güvendiği ve bildiği firmalarla çalışmalı. Bizim ürettiğimiz Gramaltın bu anlamda bir model olmakla beraber aynı zamanda sadece kuyumcularda bozdurmak zorunda değil müşteri altınlarını aynı zamanda banka kanalını da bu anlamda kullanabilir.
Müşteriyi bilinçlendirme anlamında burada görev kamuya düşüyor özellikle kamu spotları ile müşteri altın yatırımı ile ilgili olarak bilinçlendirilebilir.
Diğer yandan yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması dış ticaret açığının azalması, ekonominin canlanması, piyasalara taze para girişinin sağlanması açısından çok önemli. Bu bağlamda, devlet desteği ile bazı düzenlemelerin yapılması, örneğin, TCMB tarafından tarafından zorunlu karşılık olarak kabul edilen altınların en azından bir kısmının, halktan toplanmış fiziki altınlardan olmasını şart koşması veya bu duruma bankaları bir şekilde teşvik etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Böylece, bankalar bu kaynağın sisteme dahil edilmesi için daha fazla uğraş verecek, reklam ve tanıtım çalışmalarına ağırlık verecektir.
Altın hala güvenli liman olma özelliğini gösteriyor mu? Altına yatırımı artırmak adına alternatif çözümler üretiliyor mu?
Altın, 1900$ seviyesinden 1040$ seviyelerine düşerken risk iştahının artması, düşük maliyetli dolar kredilerinin finans ve sermaye piyasalarına akışını hızlandırdı. Bunun sonucunda da hisse senetleri hızla değer kazandı, değerli madenler haricinde ki emtialar da bu arada yükseldi. Doların maliyetinin düşük olması durumu, Aralık ayında FED faiz artışı ile duraksadı soru işaretleri arttı Fed faiz artışlarına ne hızla devam edecek en önemli soru haline geldi. Ancak bu faiz artışından sonra, ABD dışında ki ülkelerin ekonomilerinde yaşanan olumsuz işaretler, petrol fiyatlarında yaşanan sert düşüşler ve jeopolitik risklerin arka arkaya gelişmesinden dolayı piyasa da FED faiz artışlarının duraksayacağı hatta uzun bir süre yapılmayacağı fikri ağırlık kazandı.
Ekonomileri olumsuz sinyaller veren Euro bölgesi ve Çin ekonomilerinde yeni teşviklerin gündeme gelmesi durumu da piyasalarda hisselere satış getiren nedenlerden oldu. Petrol fiyatlarının sert düşüşleri de riskin artmasına neden oldu. İşte bu nedenlerden dolayı, bu güne kadar yükselen hisse senetlerine satış geldi. Yapılan teşviklerden dolayı tahvil faizleri sıfır ya da negatif seviyelere düştü. Hisselerden ve tahvilden çıkan paranın kendisine yeni bir yatırım yeri bulması gerekiyordu.
Burada klasik güvenli liman altın ön plana çıktı ve paranın bir kısmı altına aktı, hem altın ETF’leri hem de Altın kontratları hızla değer kazandı. Sonuç olarak bu durum güvenli liman algısının altın tarafında halen devam ettiğini gösteriyor. Altın yatırımlarının artırılması için, Altın borsasının küçük yatırımcıya daha kolay ulaştırılması gerekiyor, bununla birlikte ürünlerin çeşitlendirilmesi de atılması gereken adımlardan.
“Uzun yıllardan sonra 2015 altında ihracat yılı oldu. 2014 verileri ile İstanbul Altın Rafinerisi olarak 450 milyon dolar civarında ihracatımız var iken, 2015 yılında bu rakam 1 milyar 400 milyon dolar mertebesine yükseldi.”
Ülkemizde ilk kez ihracat ithalatın önüne geçti. İAR’ın 2015 yılı ihracat rakamları hakkında bilgi verebilir misiniz? Rakamlarınızdaki artışın nedenleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Ülkemiz yıllardır altın ithalatçısı konumunda. Uzun yıllardan sonra 2015 altında ihracat yılı oldu. 2014 verileri ile İstanbul Altın Rafinerisi olarak 450 milyon dolar civarında ihracatımız var iken, 2015 yılında bu rakam 1 milyar 400 milyon dolar mertebesine yükseldi.
Bu yükselişte elbette ki yukarıda özetlemiş olduğumuz finansal piyasalarda yaşananlar, altının ve dövizin hareketleri sonucu dengelerin ihracattan yana olması en önemlisi sebeplerden.
Ancak, diğer yandan LBMA “Good Delivery List”inde yer alan dünya rafinerileri arasında en büyük 20 içinde yer almamız, COMEX tarafından akredite olan Türkiye’deki ilk ve tek rafineri olmamız gitgide büyüyen global ilişkilerimiz ve dünya altın piyasasında edindiğimiz yer ile sağladığımız güven, ülkemizin lokasyon avantajları ile birleştiğinde, piyasalar müsait olduğu takdirde Türkiye’yi ve İstanbul Altın Rafinerisi’ni önemli bir pozisyona taşımaktadır.